Karaman Off-Road Kulübü ile Nunu Vadisi

TAKİP ET

Hafta sonu şehrin temposunu ardlarında bırakıp doğanın sükûnetine kendini teslim eden Karmoff (Karaman Off-Road Kulübü) ekibi üyelerinin bu haftaki rotası Nunu Vadisiydi.

Hafta sonu şehrin temposunu ardlarında bırakıp doğanın sükûnetine kendini teslim eden Karmoff (Karaman Off-Road Kulübü) ekibi üyelerinin bu haftaki rotası Nunu Vadisiydi.

Turkuaz renkli suyuyla Anadolu’nun iç taraflarından doğup, derin vadiler yararak Akdeniz’e ulaşan Göksu Nehri üzerinde bulunan Nunu Vadisi ile Karaman arasında iklimsel olarak sanki görünmez bir duvar var. Yola çıkarken üzerimizdeki montlar Avgan bölgesini geçtikten sonra bize fazla geldi. Kısacık mesafede yaşanan iklimsel değişiklik ile araçların kaloriferini kapatmamızı hatta camlarını aşmamızı sağladı. 

Bölgede mevsimden dolayı incir ağaçlarının yalnızlığına şahit olurken, zeytin ve nar ağaçlarının da hasat zamanını gördük. Numaralarına göre sınıflandırılan zeytinler kahvaltılık ve yağlık olarak çiftçiler tarafından ayrılırken, narların da kendine göre bir kaderi vardı.

Kimi narlar sıhhatli şekilde büyüyüp manav tezgâhlarının en güzel köşesinde kendine yer bulurken, kimi narlar da dalında çatlayıp ya orada bırakılıp kuşlara sunuluyor ya da ekonomik fiyat biçilip piyasaya arz ediliyor. Rengi kıpkırmızı olan ekşi narlardan kaynatılarak yapılan nar ekşisi ise damakların aradığı lezzetlerden birisi olma özelliğini her zaman koruyor. Salatanın, ezmenin, piyazın ve kısırın olmazsa olmaz lezzeti olarak. 

İncir ve zeytin bahçelerin arasından geçerken çiftçiler, tavuklar ve ağaçlar başta olmak üzere tüm canlılara rahatsızlık vermeden sessizce ve ağır ağır Nunu Vadisine doğru ilerledik. 

Asfalt yolun bitip toprak yolun başladığı vadi yolunda kıvrıla kıvrıla ilerleyen Göksu Nehrine hâkim tepeden bakarken gözümüze küçücük yanına vardığımızda da devasa geldi. Şehirde ve yolda efendiliğini koruyan 4x4 araçlar nehrin yanına geldiğinde şehrin meydanındaki süs havuzunu gören çocuklar gibi sevinçlerinden yerinde duramayıp suya atladılar. Nehrin içinde oluşan küçücük adacığa gidip gelen araçlardan kuma saplananları oradan çıkarmak vaktimizi alsa da havanın sıcak oluşu suyun içinde durmamızı zorlaştırmadı. 

Doğanın içinde doğanın zor şartlarını yaşarken tüm araçlar kurtarıldığında yaşadığımız yorgunluk daha iyi dinlenmemizi sağladı; kamp ateşinin başında karnımızı doyurup çayımızı yudumlayarak. 

Yeşil rengine daha önce defalarca şahit olduğumuz bölgeden ayrılırken bu sefer de sarı rengin farklı tonlarına şahit olduk. Ağaçların en ulaşılamaz dallarında yer alan yaprakların yerlere sararmış şekilde düştüğünü gördük. Birkaç ay evvel çiçek açmış meyvelerin olgunlaşıp dalında duramaz hale geliş sürecinde zamanı algıladık. Dönüp duran dünyada her şeyin bir döngü içinde olduğunu fark ettik. 

Toprakla, suyla, ağaçla ve zamanla haşir neşir olup bol oksijen aldıktan sonra dönüş yolumuz Avgan Köyü üzerinden oldu. Bir tarafımız uçurum bir tarafımız dik dağlar olan yolda ilerleyerek vardığımız köyde iklim bir anda değişti. Aldığımız nefes adeta içimizi üşütüyor, esen rüzgâr tenimizden içimize sızıyordu. 

Bu dönüş yolunda ise gözlerimiz daldı, zihnimiz derinliklerde kayboldu, dudaklarımızdan ise Tin Suresinden şu ayet mealleri döküldü…

İncire, zeytine. Sina dağına. Ve şu emin beldeye yemin ederim ki. Biz insanı en güzel biçimde yarattık.