AK Parti Sözcüsü Çelik, MYK Toplantısı'na ilişkin açıklamalarda bulundu: (2)

TAKİP ET

- "(Bazı emekli amirallerin bildirisi) Muhtıra siyasetinin ve muhtıra gazeteciliğinin mutasyona uğramış biçimiyle karşı karşıyayız. Örgütlü bir kötülük olduğunu ifade etmek istiyorum" - "Sessiz kalsaydık adı 'muhtıra' olacaktı, sessiz kalmayınca 'ifade hürriyeti' diyerek, bunu meşrulaştırmaya çalışıyorlar" - "Kendi hizmetleriyle, görev yaptıkları dönemlerde varsa başarılarıyla, yaptıkları görevlerle anılmaları gerekirken, bu şekilde anılacak bir tavır içerisine girmeleri kendi itibarlarına yönelik suikasttır"

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Muhtıra siyasetinin ve muhtıra gazeteciliğinin mutasyona uğramış biçimiyle karşı karşıyayız. Örgütlü bir kötülük olduğunu ifade etmek istiyorum." dedi.

Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi.

Ömer Çelik, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı ile AB Komisyonu Başkanı'nın Türkiye ziyareti öncesinde, bazı emekli amirallerin bildiri yayımlamasının zaman ayarlı bir provokasyon olduğunu söyledi.

Doğu Akdeniz'de, Libya'da güçlü bir mücadele verildiğini, Suriye'deki ve Karabağ'daki mücadelenin ise devam ettiğini anımsatan Çelik, "Bütün dünyaya '104 emekli amiralden Türk hükümetine bildiri' diye bir haber geçiyor. Bu kimi sevindirmiştir? Yunan medyasındaki sevinci görüyoruz." diye konuştu.

Türkiye'nin rakibi olan devletlerin, bazı emekli amirallerin bildirisi sonrası büyük bir sevinç içerisinde olduğunu belirten Çelik, Türkiye demokrasisinin geldiği aşamayı bilmeyenlerin, "Bir siyasi kriz çıkacak ya da hükümetle bunlar arasında geçmiş dönemlerde olduğu gibi siyasi bir fay kırığı oluşacak." şeklinde analiz yaptığını dile getirdi. Ömer Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu kadar sayıda emekli askerin bir araya gelerek, örgütlenerek bu şekilde bir bildiri yayımlaması dünyanın her demokrasisinde bir problemdir. Bu sıradan bir olay değildir. Kendine güvenen, kendine saygı duyan her demokrasi, demokratik bilinci olan her demokratik toplum, bunun anormal bir durum olduğunu fark eder. Anormal bir durum olduğunu tespit ederek, buna karşı bir tavır alır. Bunu, sıradan göstermeye çalışanların yapmaya çalıştığı şey, aslında zımnen buna destek vermektir. Kim ki bunu sıradan göstermeye çalışıyor, aslında buna zımnen destek verme durumundadır."

- "Üniformaların, sıfatların bu şekilde kullanılıyor olması saygısızlıktır"

Emekli amirallerin bildirisinin, Türk Silahlı Kuvvetlerini istismar ettiğini vurgulayan Çelik, açıklamanın, kendi geçmişlerine, devletin, milletin verdiği yetkiye ve üniformaya saygısızlık olduğunu ifade etti.

Çelik, "Milletin hukuku korunsun diye, anayasal düzen korunsun diye ve Türkiye'nin demokrasisi korunsun diye verilmiş yetkilerin, üniformaların, sıfatların bu şekilde kullanılıyor olması her şeyden önce bu yetkiyi veren millete ve devlete saygısızlıktır. Yaptıkları şey budur. Kendi hizmetleriyle, görev yaptıkları dönemlerde varsa başarılarıyla, yaptıkları görevlerle anılmaları gerekirken, bu şekilde anılacak bir tavır içerisine girmeleri kendi itibarlarına yönelik suikasttır. Sonuçta ne olacak? Böylesi kirli bir teşebbüsle anılacaklar bundan sonra. Her açıdan bakarsanız bakın hiçbir mantığı olmayan, hiçbir şeyle izah edilemeyecek bir tutum." değerlendirmesinde bulundu.

Birilerinin "Bunu gece yarısı okumuşlar, sabahleyin okurlarsa ne olduğunu anlarlar" ifadesini kullandığını, bunun da saygısızca bir tutum olduğunu söyleyen Çelik, şunları kaydetti:

"Aslında kendi demokratik okuma yazması sorunlu olandır. Anayasal düzenle ilgili okuma yazması sorunlu olanlar, anayasal düzen, seçilmiş iktidar, milli iradeyle ilgili siyasi grameri bozuk olanlar, çıkıp bildiri sonrasında da 'Biz aslında uyarı görevimizi yaptık, sadece fikrimizi açıkladık' gibisinden aslında herkesi kandırmaya çalışıyorlar. Net bir şekilde söylüyorum, onlar da bunun ne anlama geldiğini biliyor, biz de bunun ne anlama geldiğini biliyoruz. Tepki gösterdikten sonra bunu bilmiyormuş gibi davranmalarının hiçbir sahici, tutarlı tarafı yok. Bu bildiriyi normalleştirmeye çalışanların, bu bildiriye imza atanlardan daha büyük kötülük yaptığını söylemek isterim. Bu bildirilerin yarattığı etki nedir? Demokratik iklimi zehirlemektir, seçilmiş iradeye bir şekilde ültimatom vermektir. Bunun sınırı ve tahrip gücü bu demokratik iklimi zehirlemeye çalışanların verdiği katkılarla gerçekleşir. 'Bunu bu kadar büyütecek ne var' diyenler, buna zımnen destek verenler bu tip teşebbüslerin başarıya ulaşmasını arzu edenlerdir. Geçmişte de gördük bunu, şimdi de görüyoruz, yeni bir durum yok. Muhtıra siyasetinin ve muhtıra gazeteciliğinin mutasyona uğramış biçimiyle karşı karşıyayız. Örgütlü bir kötülük olduğunu ifade etmek istiyorum. Sessiz kalsaydık adı 'muhtıra' olacaktı, sessiz kalmayınca 'ifade hürriyeti' diyerek, bunu meşrulaştırmaya çalışıyorlar."

- "Bu, affedilmez bir provokasyondur"

Askeri sıfatların bu tür açıklamalarda kullanılmasının dramatik bir durum olduğunu dile getiren Çelik, şu görüşleri paylaştı:

"Bu, Türk Silahlı Kuvvetlerine büyük bir haksızlıktır. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin mensupları şu anda büyük bir fedakarlıkla dünyanın çeşitli yerlerinde vatan savunması için, Türkiye'nin hak ve menfaatleri için görev yapıyorlar. Silahlı Kuvvetlerinin bir zamanlar üniformasını giymiş olanların ve Silahlı Kuvvetlerin verdiği birtakım sıfatları, unvanları kullananların, bu şekilde gündeme gelmesi, Türk Silahlı Kuvvetlerine büyük bir haksızlıktır. Emekli bile olsa Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun, ülkenin başkomutanını hedef almasının askeri terminolojideki karşılığı bellidir. Böylesine bir saygısızlık, üslupsuzluk, vicdansızlık söz konusu olabilir mi? Maalesef yapıyorlar. Bildirinin yayımlandığı andan itibaren Türkiye'deki tartışmanın, dünyadaki algının çerçevesine bakın. Türkiye'ye yatırım yapmak isteyenlerin, Türkiye ile ilişki geliştirmek isteyenlerin içine düştüğü tereddüde bakın. AB ile ilişkilerin geliştirilmesi açısından dönüm noktası olabilecek ziyaretin yapılacağı salı gününün arifesinde gerçekleşen bu tartışmaya bakın. Böylesine büyük bir provokasyon olmaz. Bu, affedilmez bir provokasyondur."

- "Asıl gündemi değiştirmeye çalışanlar, açıklamayı yazanlar"

"Bildiriye karşıyız ama AK Parti'nin işine yaradı." diyen bir kesimin de olduğunu hatırlatan Çelik, "Bu bildiriyi yayımlayanları AK Parti mi örgütlemiş? Bu bildiriyi yayımlayanlar AK Parti'nin yanındaki kimseler mi? Bazılarının hangi partiye üye oldukları belli. Sırf AK Parti'nin işine yarıyor diye antidemokratik bir teşebbüse karşı demokratik bir tepki veremeyenlerin durumu, daha dramatik bir durumdur. 'Kimin işine yarıyor' diye baktığınız andan itibaren demokratik perspektif ve demokratik eylem açısından hiçbir şekilde bir adım atamazsınız." dedi.

CHP'nin "AK Parti gündem değiştirmeye çalışıyor." açıklaması yaptığını aktaran Çelik, asıl gündemi değiştirmeye çalışanların, açıklamayı yazanlar olduğunu belirtti.

Çelik, "Sırf AK Parti'ye yarıyor diye demokratik bir tavır alamayanlar, aslında topluma şunu söylemiş oluyor; demokratik hakları, demokratik düzeni demokratik siyaseti savunmakla AK Parti'nin özdeşleştiğini açık bir şekilde itiraf etmiş oluyor. Dolayısıyla 'Biz antidemokratik bir teşebbüse eğer demokratik bir tavırla karşı çıkarsak, bu AK Parti'nin işine yarar' diyerek bundan uzak duruyorlar. Bu, demokratik duruşun, AK Parti ile özdeşleştiğinin, antidemokratik duruşun ise onlarla özdeşleştiğinin kendi dillerinden açık itirafıdır." ifadesini kullandı.

(Sürecek)